Norveç yine birinci hep birinci

Legatum Instıtute ün Avrupa ülkeleri refah düzeyi sıralamasında Norveç 2013 yılı için de en üst sırada. 2009 dan 2013 e kadar birinciliği kimseye kaptırmamış Norveç.

Detaylı bilgi için: http://www.prosperity.com/#!/country/NOR

içedönükleri anlama kılavuzu

Yaklaşık 17-18 yaşından beri kişisel gelişim kitapları okuyup çeşitli yöntemler deneyip kendimi kabullenmeme eğiliminde olan ben artık sanırım yavaş yavaş değişiyorum. Ama kitapların dediği anlamda değil, kabullenme anlamında... Olmadığım bir ben olmaya çalışmaktan vazgeçtim gibi. (Gibi diyorum çünkü her an yeni çıkan bir kitapla yeniden o insana dönüşme hayallerine kapılabilirim, hayat bu :P ) Etrafımızda dışa dönük olmayı öven o kadar çok şey var ki içedönüksen problemlisin/yetersizsin/eksiksin anlamına geliyor maalesef. Bu nedenle aşağıda yazan şeyleri her hissettiğimde kendimle kavga moduna girdim ben de hep. E bu da zaman zaman çok sık oluyor ve dolayısıyla kendinle hiç barışamaz hale geliyorsun ve bu da sana sürekli sıkıntı veriyor. 

İnsanlar olarak hepimizi aynı/sıradan olarak görüyorum bir o kadar da kendine özgü, farklı... (bakış açısına bağlı:)) Dolayısıyla belki de hepimiz aynı olmak zorunda değiliz. Aynı kalıplara girmek zorunda değiliz. Bütün bunları dile getirmeme neden olan aşağıdaki içedönükleri anlama kılavuzunu hazırlamada emeği geçen herkese teşekkürler..

How to interact with the introverted (Alıntıdır: http://themetapicture.com/how-to-interact-with-the-introverted/)

Kısaca özetlemek gerekirse: İçedönük insanlar bir top(kişisel alan) içinde yaşarlar. Enerjilerini dışadönüklerin tam tersi şekilde sağlarlar. Dışadönükler enerjiyi sosyalleştikçe sağlarken içe dönükler enerjiyi kendi kendilerine sağlarlar dolayısıyla sosyalleştikleri sırada enerjilerinden harcamaktadırlar. Bu nedenle enerjileri sınırlıdır. Şarj olmak için kendi kendine kalmaya ihtiyaçları vardır.

Eğer içedönük bir insanla iletişime geçmek isterseniz sadece kibar ve rahat bir şekilde merhaba deyin. Eğer bahsetmek için ilginç/önemli bir haberiniz varsa bahsedim ama dedikoduya zorlamayın ve yapmakta olduğunuz işe geri dönün. İşte bu kadar!:)

Öğret ona

Abraham Lincoln 1809-1865 tarihleri arasında yaşamış ABD'nin 16. başkanı. Aşağıdaki de internette yazdığına göre Abraham Lincoln' ün, oğlunun öğretmenine yazdığı mektup. Etkileyici...

Öğret Ona

Öğrenmesi gerekli, biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını...!
Fakat şunu da öğret ona; her alçağa karşılık bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır.

Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona,
Kazanılan bir liranın,
bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve
hem de kazanmaktan neşe duymayı.

Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen,
Sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.

Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını...

Eğer yapabilirsen, ona kitapların muzicelerini öğret.

Fakat ona sessiz zamanlar da tanı.
Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların,
ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin
ebedi gizemini düşünebileceği.

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha
onurlu olduğunu öğret ona.

Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret.
Herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi.

Tüm insanları dinlemesini öğret ona,
Fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini,
ve sadece iyi olanları almasını da öğret.

Eğer yapabilirsen, üzüldüğün de bile
nasıl gülümseyeceğini öğret ona.

Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.

Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını,
Fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna
fiyat etiketi koymamasını öğret.

Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona.

Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa,
dimdik dikilip savaşmasını öğret.


*Abraham Lincoln

Geleneksel cadılar bayramı etkinlikleri- Kabak tatlısı

Cadılar bayramı kavramı 3 yıl önce hayatıma girdi ama aslında benim için ifade ettiği tek şey kabak tatlısı yiyebilme ihtimali.. Çünkü diğer zamanlarda bal kabağı bulmak imkansız gibi. Bu sene de bu ritüelimizi aksatmadan yerine getirdik, mutluyuz, gururluyuz:)

Kabağı kesmeyi başardıktan sonra kabak tatlısı yapmak oldukça kolay.

Kabak Tatlısı

Balkabağı

Şeker

ceviz

hindistan cevizi

Kabakları borcama/tepsiye diziyoruz. 1 kg kabağa 1,5 su bardağı şeker ölçüsüyle şekeri kabakların üzerine serpiyoruz ve üzerini kapatıp 5-6 saat kadar bekliyoruz.  Sonra  fırında 200 derecede 40-45 dk pişiyoruz. Pişerken arada bir  kaşık yardımıyla kabakları şerbetle ıslatabiliriz. Piştikten sonra üzerini isteğe göre ceviz ve/veya hindistan cevizi ile süslüyoruz.

peynir fondü ve midye

Midye ve fondü aslında iki çok alakasız şey gibi gözükse de yemeğe fazla vakit ayırabilme imkanımız sadece haftada bir gün olduğu ve o gün de her ikisini de yemeyi çok istediğimiz için böyle bir tablo oluştu. Hiç de fena olmadı ;)

Peynir Fondü (Cheese Fondue)

Fondü raclette le ilk tanıştığım andan itibaren aklımın sürekli köşesinde denenecekler listesindeydi uzun zamandır; ama istediğim gibi bir fondü seti (yani yukarıda gözüken altında mum (aslında jel) yanan ve üstünde kasesi olan) bulamıyordum. Boska markasının çok güzel fondü setleri var ama onlar gereksiz pahalı geldiği için almaya yanaşmadım. Fotoğraftakini ise Hollanda'da bir süpermarketten aldık. Fiyatı 17 Euro civarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. Bu tip fondü setleri peynir fondüsü için. Çikolata fondüsü için olanlar daha farklı o da ilerde başka  bir konu olacak...

Peynir fondüsü yapmak oldukça kolay çünkü peynirli karışımlar hazır olarak satılıyor; bize sadece ısıtıp afiyetle yemesi kalıyor. Eminim bu işin ustaları farklı farklı peynirleri alıp karıştırıp çok güzel karışımlar hazırlıyordur ama bizim norveçte peynir çeşitlerine pek ulaşma imkanımız yok o nedenle bu gibi karışımlar tam bize göre... Nasıl yeneceğine gelince... Fondü setimizden çıkan çatallar yardımıyla ekmek parçalarını peynirin içine batırarak yeniyor. Aslında bizdeki mıhlamanın İsviçre versiyonu.. Onun dışında isteğe bağlı olarak çeşitli sebzeleri de peynire batırarak yiyebilirsiniz.

Midye

Midye de yine denenecekler listemizde uzunca bir süre bulunan yemeklerden biri. Canlı canlı alıp pişirmeye cesaret etmemiz bayağı bir zaman aldı. En başta canlı olmalarının biraz insanı huylandırıcı olması artı canlı olmayanları ayıklamak gerekmesi; ki bunu tespit etmede ne kadar başarılı olunacağı konusunda duyulan şüpheler. Ve tabi en sonuncu ve en korkunç olanı da yanlışlıkla ölmüş midye yediğinde başına gelebilecek zehirlenme tehlikesi.

Bütüün bunların üstesinden gelebileceğimize inandığımız (daha doğrusu eşimin inandığı) bir anda kendimizi 1 kg canlı midyeyle eve doğru giderken bulduk.