23 Haziran 2013 Pazar
havadan sudan
Hayatınız boyunca yaz aylarının sıcak olmasına alıştıysanız haziran, temmuz, ağustosta havanın 10 derece olması ve sürekli yağışlı olması saçmalıktan başka bir şey değildir, elbette geçicidir. Neticede bu aylar yaz ayları. Yaz ne demek? Güneş demek, sıcak demek. Yağmur ve 10 derece hava demek değil ki.. İlk sene ilk heyecan kolay geçti. 2. sene avuntum bu yaz çok soğuk geçti, küresel ısınma böyle durumlara neden olabiliyor. Önümüzdeki sene kesin daha sıcak olacak dedim kendimce. ve 3. sene yine aynı.. Geçici değilmiş! Haliyle başladım hayatımızı bu kadar sürekli soğuk olan bir ülkede geçirmenin mantıklı olup olmadığını sorgulamaya.
20 Haziran 2013 Perşembe
Verdens Beste Kake ( Türkçe adıyla; dünyanın en güzel pastası)
Dünyanın en güzel pastası adı her ne kadar biraz abartı olsa da gerçekten değişik ve güzel bir pasta.
Verdens beste kake norveçin geleneksel pastalarından biri. Genellikle anayasa günü olan 17. Mayısta yapılıyor bu pasta.
Kek
100 g tereyağı
100 g şeker
4 yumurta sarısı
100 gram un
2 tatlı kaşığı kabartma tozu
1 tatlı kaşığı vanilya
4 yemek kaşığı süt
Beze
4 yumurta beyazı
200 g şeker
100 gram dövülmüş badem
Krema
Bir paket krem şanti
Bir paket vanilya kreması (Norveçte markette hazır satılıyor normal vanilyalı pasta kreması)
Yağ ve şeker beyaz olana kadar
çırpılır. Yumurta sarıları birer birer eklenir ve her seferinde biraz çırpılır. (Not: Daha sonradan hazırlayacağımız bezemizin güzel olması için yumurta sarıları dikkatli ayırılmalıdır. Beyazının içine saırısından bulaşmamalıdır) Kalan malzemeler, un, vanilya, kabartma tozu, süt de eklenir ve çırpılır. yaklaşık 25x30 bir kaba yağlı kağıt serilir ve hamur kaşık yardımıyla içine yayılır.
Diğer tarafta yumurta beyazları ve şeker katılaşıncaya kadar (beze gibi) çırpılır ve tepsideki hamurun üzerine sürülür . Üzerine de dövülmüş bademler serpilir ve fırına verilir. 180-200 derecede 15-20 dakika pişirilir
Diğer tarafta yumurta beyazları ve şeker katılaşıncaya kadar (beze gibi) çırpılır ve tepsideki hamurun üzerine sürülür . Üzerine de dövülmüş bademler serpilir ve fırına verilir. 180-200 derecede 15-20 dakika pişirilir
Piştikten sonra kek soğumaya
bırakılır. Daha sonra 2 eşit parçaya kesilir. Krem şanti çırpılır. Vanilya
kremasıyla karıştırılır ve keklerden birinin üzerine sürülür. Diğer kek de
üzerine kapatılır.
Afiyet olsun!
Etiketler:
kek,
pasta,
verdens beste kake,
yemek tarifleri
18 Haziran 2013 Salı
eğitim şart:)
Köpeğiniz heyecanlanınca çiş mi kaçırıyor? İnternette bulunan "yavruyken olur sonra geçer, dişi köpeklerde olması normaldir, eve geldiğinizde halı olmayan yerde sevin ki temizlemesi kolay olsun" şeklindeki yorumların hepsini bir kenara bırakıp buna engel olma şansımız var. Bahsettiğim çiş kaçırma olayı köpeğin çok heyecanlandığında, örneğin siz eve girdiğinizde ve onu sevdiğinizde, istemsiz olarak biraz çiş kaçırması.
Eve geldiğimizde bizim eve gelişimize çook sevinen bir köpek tabi ki hepimizin hoşuna gider. O heyecan yaptıkça biz de onun heyecanına katılıp onun daha çok heyecanlanmasına neden oluruz. Tek başına bakıldığında iyi gibi gözüken bu durum aslında köpeğin evde tek başına kaldığında daha mutsuz/huzursuz olmasına neden oluyor. Eğer yalnız kaldığında sürekli ağlayan/havlayan ve eve geldiğimizde de çiş kaçıran bir köpek istemiyorsak ona anlatmamız gereken şey bizim evden çıkıp gitmemizin ve gelmemizin olağan bir şey olduğu...Bunu kelimelerle anlatma şansımız olmadığına göre yapmamız gereken şey davranışlarımızla anlatmak. Ama nasıl?
Köpek heyecanlandığında karşı taraftan tepki alamazsa heyecanı zamanla geçecektir. Örneğin eve geldiğinizde kapıdan girer girmez onu sevmek yerine onunla hiç ilgilenmemelisiniz. Ta ki heyecanı geçip sakinleşene kadar dokunmamalı, konuşmamalı ve gözünün içine bakmamalısınız. Çünkü heyecanlıyken bunları yaptığınız anda çiş kaçıracaktır. Sakinleşene kadar geçen sürede ilginizi çekmek için havlasa bile umursamamalısınız. Aynı şekilde evden çıkarken de duygusal konuşmalar yapmamalısınız ki köpek terk edileceği hissine kapılmasın.
Biz bu yöntemi yaklaşık 15 gündür uyguluyoruz ve gayet iyi gidiyor. Çiş kaçırma problemi artık yok ve heyecanının geçme süresi de her geçen gün biraz daha azalıyor. Bu gibi yöntemlerin işe yaradığını görmek gerçekten etkileyici. Köpeklerle konuşarak iletişim kurma imkanımız çok kısıtlı olduğu için onların anlayabileceği davranışlar yapmamız gerekiyor. Bunun için de bilgi edinmek önemli. Dolayısyla eğitim hem biz köpek sahiplerine şart hem de köpeklerimize:)
17 Haziran 2013 Pazartesi
köpek eğitimine devam...
Tam mutlu mutlu aslında köpeğe tuvalet eğitimi vermenin abartıldığı gibi zor olmadığı düşüncesindeyken köpeğimizin her gün dışarı çıkıp geldikten sonra salonda aynı yere çiş yaptığını farkedince bir şeyleri yanlış yaptığımıza kanaat getirdik. Meğerse dışarıda yeteri kadar beklemiyormuşuz, dışarıda bir kere çişini yapması yeterli değilmiş. Dolayısıyla asıl çişini eve gelince yapmaya başlamış. Buna bir son vermek için köpeğimizi 24 saat izlemeye karar verdik ve daha sık dışarı çıkarmaya başladık. Sürekli izledik ki eve çiş yaparsa görelim ve yaptığı anda bunun yanlış olduğunu anlaması için hayır diyebilelim. Çünkü önceki seferlerde evde tuvaletini yaparken hiç görmemiştik, e sonradan kızmanın da bir anlamı olmadığı için sürekli takip etmek gerekti 3-4 gün. Böylelikle sorunumuz şimdilik çözülmüş gözüküyor.Şu an 10 aylık ve günde 3 kere tuvalet için dışarı çıkarıyoruz. Yeterli oluyor. Hedefimiz 2 ye düşürmek.
Bu sırada köpek eğitimini öğrenmek için çeşitli videolar izliyoruz, kitap okuyoruz. ve benim tüm bunlardan çıkardığım sonuç eğer mükemmel köpeğe sahip olmak istiyorsan bütün gün uğraş içinde olman gerekiyor. Mükemmel derken köpeğin de huzur içinde sahibin de huzur içinde bulunduğu bir yaşamı kastediyorum. Oyunu, dışarı çıkması, yemeği, kendini güvende hissetmesi vs vs.. Şimdilik elimizden geldiği kadar okuduklarımızı duyduklarımızı uygulamaya çalışıyoruz. Ödül verme yöntemiyle otur, bekle ve gel komutlarını neredeyse öğrendi. Fakat dışarıdaki köpeklere ve insanlara havlama problemini çözmek için henüz bir yol bulamadık. Neden havladığını da tam olarak anlayamadık zaten, ama havlarken kendini kaybediyor o nedenle kızmak, bağırmak, hayır demek hiç bir işe yaramıyor. Başka bir yöntem uygulamak gerekiyor. Şimdilik ar-ge çalışmalarımız sürüyor. Başarabilirsek bilgilendireceğim:)
12 Haziran 2013 Çarşamba
şanslı bir gençliktik
80 ihtilali sonrası doğanlar şanslı bir gençlikti. Biz öyle çok büyük olaylarla karşı karşıya kalmadık. Senelerdir terör derdiyle uğraşıyoruz ama halkın topluca karmaşa içine girdiği durumlarla karşı karşıya kalmadık. Şanslıydık, okullarımızda ölüm, hapis korkusu olmadan okuyabildik. Bundan sonra da artık böyle şeyler olmaz diye düşünüyorduk, neticede artık 21. yüzyılda yaşıyorduk... Ama öyle değilmiş. 21 yüzyılda da olsa iktidarı elinde bulunduranların ne gibi dehşet verici görüntülere sebep olabileceğini görüyoruz birkaç gündür maalesef. Yatıştırılması çok kolayken yok yere patlak verip büyüyen olaylar aklımızın almakta zorlandığı görüntülere olaylara sebep oldu. Ve maalesef görünüşe göre bunlar daha başlangıç:(
10 Haziran 2013 Pazartesi
halk da isyanda
Meğerse bir tek ben değilmişim içinde isyan çığlıkları olan... Alayına isyan başlıklı yazımı yazdıktan bir gün sonra Türkiye'de ilginç bir olay patlak verdi. 31 Mayıs 2013 ten beri Türkiye cumhuriyet tarihinin en büyük halk eylemine sahne oluyor.
Olayların ilk başlangıç noktası İstanbul Taksimdeki Gezi Parkıydı. Hükumet bu parktaki ağaçları kesip yerine avm/ topçu kışlası/otel (ne yapılmak istendiği belli değil, her seferinde farklı bi açıklama yapılıyor çünkü) yapılacaktı. Bu parktaki ağaçları korumak için biraraya gelip parkta çadırlarda kalan çevrecilere 31 Mayıs günü sabah 5'te polis tarafında baskın yapıldı ve eylemcilerin çadırları yakıldı. Başlangıçta ağaçların kesilmesine engel olmaktan başka hiç bir amacı olmayan bu gruba devlet tarafından polis vasıtasıyla yapılan muamele her geçen gün daha fazla insanın dikkatini çekmeye, ve daha fazla insanın bu direnişe destek olmasını sağladı. Olaylar Gezi Parkı'ndan Taksim'e, Beşiktaş'a, Ankara'ya, İzmir'e, Adana'ya, Antalya'ya, Hatay'a kısacası yurtdun dört bir yanına yayıldı.
Eylemlerin bu kadar geniş bir çevreye yayılmasının başlıca nedenleri polisin orantısız güç kullanması ve medyanın halkı uyuttuğunun açığa çıkmasıydı. Aslında çoook uzun zamandır medyanın bir grup insanın menfaatleri yönünde yönlendirildiğini biliyorduk.Bir taraftan ileri demokrasi, özgürlük lafları herkesin dilinde konuşulurken bir taraftan da bir çok gazeteci yıllarca tutuklu olarak ,ceza almadan, hapislerde tutuldu.Neticede yıllar içinde iktidar hakkında en ufak bir eleştiri yazamayan/ gösteremeyen tv kanalları ve gazetelere sahip olduk. Ama sonuçta bu olaylarla birlikte bu durum gerçek anlamda açığa çıktı. Özellikle polislerin taksimdeki eylemcilere biber gazı ve tazyikli su ile acımasızca müdahale ettiği sıralarda bazı kanalların belgesel gibi alakasız şeyler göstermesi bardağı taşıran son damla oldu. Fakat başbakanın halkı yatıştırmaktan çok halkı kışkırtmaya yönelmesi bu olayların sonlanmasına engel oluyor, ve halk kutuplaşmaya devam ettikçe yüreğinde vatan sevgisi olan herkesin içini kocaman bir endişe kaplıyor.
Olayların ilk başlangıç noktası İstanbul Taksimdeki Gezi Parkıydı. Hükumet bu parktaki ağaçları kesip yerine avm/ topçu kışlası/otel (ne yapılmak istendiği belli değil, her seferinde farklı bi açıklama yapılıyor çünkü) yapılacaktı. Bu parktaki ağaçları korumak için biraraya gelip parkta çadırlarda kalan çevrecilere 31 Mayıs günü sabah 5'te polis tarafında baskın yapıldı ve eylemcilerin çadırları yakıldı. Başlangıçta ağaçların kesilmesine engel olmaktan başka hiç bir amacı olmayan bu gruba devlet tarafından polis vasıtasıyla yapılan muamele her geçen gün daha fazla insanın dikkatini çekmeye, ve daha fazla insanın bu direnişe destek olmasını sağladı. Olaylar Gezi Parkı'ndan Taksim'e, Beşiktaş'a, Ankara'ya, İzmir'e, Adana'ya, Antalya'ya, Hatay'a kısacası yurtdun dört bir yanına yayıldı.
Eylemlerin bu kadar geniş bir çevreye yayılmasının başlıca nedenleri polisin orantısız güç kullanması ve medyanın halkı uyuttuğunun açığa çıkmasıydı. Aslında çoook uzun zamandır medyanın bir grup insanın menfaatleri yönünde yönlendirildiğini biliyorduk.Bir taraftan ileri demokrasi, özgürlük lafları herkesin dilinde konuşulurken bir taraftan da bir çok gazeteci yıllarca tutuklu olarak ,ceza almadan, hapislerde tutuldu.Neticede yıllar içinde iktidar hakkında en ufak bir eleştiri yazamayan/ gösteremeyen tv kanalları ve gazetelere sahip olduk. Ama sonuçta bu olaylarla birlikte bu durum gerçek anlamda açığa çıktı. Özellikle polislerin taksimdeki eylemcilere biber gazı ve tazyikli su ile acımasızca müdahale ettiği sıralarda bazı kanalların belgesel gibi alakasız şeyler göstermesi bardağı taşıran son damla oldu. Fakat başbakanın halkı yatıştırmaktan çok halkı kışkırtmaya yönelmesi bu olayların sonlanmasına engel oluyor, ve halk kutuplaşmaya devam ettikçe yüreğinde vatan sevgisi olan herkesin içini kocaman bir endişe kaplıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)