30 Mayıs 2013 Perşembe

alayına isyan...

2-3 gün önce internette gezinirken bir karikatüre denk geldim ve tam benim bu aralar ki (aslında bu aralar ki ifadesi benim durumum için oldukça kısa bir zaman, son yıllardaki demek daha doğru sanırım) durumumu yansıtıyor. O bakımdan paylaşmadan edemeyeceğim.


Dışardan bakıldığında depresyondaymışım gibi görünebilir ama değilim; kendi küçük ,çekirdek aile, dünyamda mutluyum ama uzuun zamandır isyandayım. Pek çok şeye, saymakla bitmez maalesef... Etrafta dönen bütün yalan dolanlara, bizi tek tip tüketici haline getirmeye çalışan sistemlere, gerçekleri saklayan yönetimlere, ahlaksızlığın adının başarı olmasına, kendini başkalarından üstün gören insanlara, bir şeyleri sırf yapmış olmak için yapan insanlara, facebook veya benzeri yerlerde sözsüz olarak söylenen "bak ne kadar harika bir hayatım var " lara, vesaire, vesaire... Klasik şeyler yani, herkesin şikayetçi olduğu ama hiçbir şeyin değişmediği aksine her geçen gün yeni bir şeylerin eklendiği... Şikayet demişken aklıma bir örnek geldi. Bir yazı okumuştum yazarını hatırlamıyorum fakat  türkiyede insanlıktan çok etikete önem verilmesi hakkında bir eleştiri yazısıydı. Yani yazara göre etikete bu kadar çok önem verilmemeliydi fakat kendisi adının başına bütün sıfatlarını (yaşam koçu vs vs vs) koymaktan kaçınmamıştı. Oysaki yazıyı zaten kendi sitesinde yayınlamıştı, merak eden çok kolay bir şekilde kim olduğunu ve ne iş yaptığını bulabilirdi. Sonuçta yazının kendisi anlamlı olsa da yazının sonunda o kadar çok etiketi görünce hiç bir samimiyet kalmıyor...

Ama çözümü buldum gibi. Biraz geç de olsa Eckhart Tolle adlı yazarın videolarıyla karşılaşma fırsatım oldu. Bu gibi şeyler düşündüğümüzde (yani bizi mutsuz eden şeyler diyelim) hemen nefesimize odaklanmalıymışız. Nefes alıp verişimize odaklandığımız zaman başka bir şey düşünme şansımız olmazmış. Denedim, ve gerçekten doğru. Bu egzersizi bir süre devam ettirirsek iç sesimiz sürekli olumsuz düşünmeyi bırakıp daha yaratıcı şeyler düşünebilecekmiş. O noktaya varabileceğimi pek sanmıyorum ama en azından genelde olumsuz şeyler düşünmeye meyilli iç sesimi biraz engelleyebilsem bile benim için bir mutluluk. Çoğunluğun kullandığı yöntemler (Tv deki dizilerle, yarışmalarla beyni oyalamak) pek işime yaramadı çünkü vaktim çok, okuyorum. E okuyunca düşünüyorum...Ama düşünmemek lazım!

23 Mayıs 2013 Perşembe

ailemizin yeni üyesi:)

Uzuuunca bir bekleme süresinden sonra ailemizin yeni üyesi minik köpeğimize kavuştuk. Köpeğimiz Türkiyeden geldi ve Norveçe karantinaya alınmadan giriş yapabilmesi için uzunca bir süre beklememiz gerekti. Çünkü köpek üç aylık olduğunda kuduz aşısı yapıldı ve ardından 90 gün beklenmesi gerekti. Bu da demek oluyor ki eğer Türkiyeden köpek getirteceksiniz ve karantinaya alınmasını istemiyorsanız (karantina da ülkeye göre değişiyor ) yapılması gereken herşeyi yapıp köpeği 7 aylık olduğu zaman getirtmek en doğrusu. Bizimki araya taşınma telaşı falan girdiği için ancak 9 aylıkken gelebildi Norveçe. E tabi köpek büyüdükçe yeni evine ve yeni hayatına alışması da zorlaşıyor. Etrafında sürekli (5ten fazla) köpekle yaşayan ve veterinere gitmek dışında evden hiç çıkmayan köpeğimiz burada evde tek başına olduğu ve günde en az iki kere dışarı çıkıp gezdiği bir hayata geldi. 
Öncelikle çiş eğitimi vermemiz gerekti. Eski evinde çişini yatalak hastalar için kullanılan bezlere yapıyordu, biz de önce aynı sistemle devam etmeyi düşündük fakat beze de yapsa evde yine bir koku oluyordu. Dolayısıyla dışarı yapmasının hem onun hem bizim için çok daha doğru olacağına kanaat getirdik:) Biz çiş kokusuyla yaşamktan kurtulacaktık o da günde en az 2 kere dışarı çıkıp temiz hava alacaktı.. İlk 1-2 gün dışarıdayken çişini tutup eve gelip yaptı ama sonraki günler dışarı yapmaya başladı. Daha henüz tuvaleti geldiğinde bize haber vermiyor fakat düzenli dışarı çıkardığımızda evimiz temiz kalıyor:) Anladığım kadarıyla tuvalet eğitimi vermek çok zor değilmiş köpeklere ama üşenmeden düzenli dışarı çıkarmak gerekiyor. Özellikle küçük köpeklerin çişlerini çok tutabilmelerini beklemek yanlış olur. Bunun dışında bir de havlama problemimiz var.  Küçük köpeklerde çok olan bir problem bu. Özellikle kendilerinden büyük bir köpek gördükleri zaman havlamasını durdurabilmek büyük başarı! Daha şimdiden bizim apartmandaki bir başka köpeği her gördüğünde havlıyor. Bir de biz evde yokken havladığını tahmin ediyoruz, daha doğrusu kayıt edip ilk bir saat aralıklı olarak havladığını duyduk. Şimdilik bu durumlara bir çözüm bulamadık ama belki zamanla düzelir. Umut ediyoruz:)

7 Mayıs 2013 Salı

language exchange- karşılıklı dil öğrenme

Eskiden penpal diye bir kavram vardı. Mektup arkadaşı anlamına geliyor. Ne şekilde üye olduklarını tam bilmiyorum ama bazı arkadaşlarım bu sisteme üyeydi ve dünyanın değişik yerlerinden mektuplar alıyorlardı. Bu şekilde hem ingilizceleri gelişiyor hem de dünyanın çok uzak bölgelerinde yaşayan insalarla bile konuşma fırsatı buluyorlardı. Bazen arkadaşlarımın penpalları küçük hediyeler gönderiyorlardı. Hiç işe yaramayacak şeyler de olsa mektuptan çıkan süpriz beni de cezbediyordu hep. Fakat uzunca bir süre penpalım olmadı benim. İstemediğimden değil ama herhalde üşendiğimden. Ta ki 2 yıl öncesine kadar. Tabi biraz daha farklı bir versiyonu vasıtasıyla... Benim dil öğrenme serüvenlerim hiç bitmez. Nedense Türkiye'de en az ikinci bir dili olmayan insan adam yerine konmuyor pek. Oysaki amerikalılar, ingilizler ne kadar şanslılar.. Kaç tane amerikalının ya da ingilizin 2. bir dili var acaba merak ediyorum doğrusu...

Herneyse dil öğrenme serüvenime norveççe ile devam ederken, bizim derslerde öğrendiğimiz norveççe ile sokakta konuşulan norveççenin çok farklı olduğunu farkettim ve bunun üzerine internette aramaya başladım. Acaba bana bu konuda yardımcı olabilecek birini bulma imkanım var mı diye. Ve bana göre internetin hayatıma kattığı en tatlı arkadaşımı buldum:) Aslında benim kafamdaki norveççe konuşabileceğim birini bulmaktı ama benimle norveççe konuşmak anadili norveççe olan biri için çok sıkıcı olacaktı... Bunu da göz önünde bulundurarak aradığım şeyi bulmamın çok mümkün olmadığını düşünüyordum ki bir siteyle karşılaştım. www.mylanguageexchange.com Bu sitede öğrenmek istediğin dili seçiyorsun kendi anadilini seçiyorsun ve senin anadilini öğrenmek isteyen ve senin öğrenmek istediğin anadile sahip olan kişiyi buluyorsun. Böylece sitenin ismindeki gibi dil değişimi yapmış oluyorsun. Bu şekilde de karşılıklı öğretme durumu söz konusu olduğu için iki taraf da sıkılmıyor. Bence çok harika bir fikir...