1 Ekim 2015 Perşembe

"Kendini rahat bırak"

Bugün bir yazı okudum. Aslında bizi ne kadar çok insanın sevdiğinin pek de bir önemi olmadığına dair, biz kendimizi sevmedikten sonra...
Kendini sevmenin tadına 32 yıl sonra varabilen biri olarak şunu söylemeliyim ki bunun için kesinlikle uğraş verin. Ben çok uzun yıllar uğraştım, mantık seviyesinde attığım adımlar oldu ama duygularıma hükmedemiyordum. En son astrolojiyle ilgilenmeye başladığımda e yükselenim balık benim de böyle olmam gerekiyor herhalde napalım diye kabullenme durumuna girmeye başlamıştım ki olan oldu:) O karanlık dönem içinde beni en çok etkileyen görüntülerden biri kayınvalidemin evindeki "kendini rahat bırak." yazısı oldu. Evet çünkü benim en büyük problemim hep kendimle olmuştu. O veya bu şekilde, o veya şu kişi nedeniyle kendimi sevememiştim hiç. Ama artık nedenlerin hiç bir önemi yoktu ve bir şekilde kendimi sevmeye başlamam gerekiyordu başka çıkış kalmamıştı..Nasıl olacağını bilmesem de...
Sonunda çabalarım sonuç verdi. Artık eskiye göre çok farklıyım, ve ikisi arasındaki uçurumu çok iyi biliyorum o yüzden kendimizi sevmediğimiz her güne her saniyeye yazık...


14 Eylül 2015 Pazartesi

Çok şükür bunlar iyi günlerimiz! :)

Uzun zamandır anlayamadığım ve anlamlandıramadığım bir konudan bahsetmek istiyorum biraz. Çevremde bunu yapan pek çok insan var ama hiç birine direk soramadım amacın nedir diye. Buradan genel olarak yönlendirmek istiyorum o yüzden sorumu.
Hamile olduktan sonra anladığım çok şey var. Klişe laflar vardır ya çocuğumla birlikte hayatım değişti. Ama bu benim için kelimesi kelimesine doğru. Çünkü hayatı algılama şeklim çok çok başka oldu annelik hayatımda. Bunda tabi ki geçirdiğim postpartum (doğum sonrası) depresyonun etkisi çok büyük.
Bu arada buraya şunu da eklemeliyim ki, eğer benim de yapmış olduğum gibi birileri bu depresyonu ararken buralara yolu düşerse o kişiye notum olsun...(Diğerleri siyah bölümden okumaya devam edebilir) Psikoz ve anksiyete ile birlikte çok ağır bir depresyon geçirdim, hastanelik olacak kadar.. ve şu an eskisinden bile iyiyim. Lütfen internette 2 yıldır 3 yıldır depresyondayım gibi yorumları okuyup moralinizi bozmayın. Çok daha kısa sürede eskisinden daha iyi hale gelmek mümkün. Biliyorum en zoru nasıl olacağını anlamadan buna inanmak, ama en önemli şey zihninizin bir yerinde buna inanmak. Sonrası geliyor.. O dönemde bazı insanlar bana dibe vurmak bazen iyidir diyordu. O zaman tabi ki bu laf çok sinirime dokunuyordu, ama doğruymuş. Kısa bir süre (şimdi kısa dediğime bakmayın bir gün bir ömür gibi geçiyordu ama en azından takvim günü olarak kısa) en dibe vurmak şimdi etrafta pek çok insanda farkettiğim gibi farkında olmadan yıllarca dibe yakın yerlerde takılmaktan iyiymiş.

Gelgelelim yazımın asıl konusuna. Özellikle Türkiye'de "Bunlar daha iyi günlerin.." laflarıyla başlayan cümleler kurmaktan çok hoşlanan insanlar var. 
Hamileysen, "Bunlar iyi günlerin uyuyabiliyorken bol bol uyu sonra bugünleri çok arayacaksın.."
O zaman ben şimdiden uyku depo edeyim. Doğum sonrası lazım oldukça oradan alırım!
Çocuğun var ve yürüyemiyorsa, "Bunlar iyi günlerin yürümeye başlayınca sürekli peşinde koşmak zorunda kalacaksın"
Bunun için yapabileceğim pek bir şey de yok. Ya geç yürümesi için dua edeyim ki ne fark eder er ya da geç...ya da oturup hayıflanayım halime. 
Ya da "Bunlar iyi günlerin daha bir de bunun 2 yaş sendromı var ergenliği var bilmem nesi var.."
Eee ne yapabilirim yani? Oturup niye doğurdum diye pişman mı olayım yoksa vah vah ben nasıl yapacağım diye endişeye mi düşeyim. Hangisini istersin ey bunları diyen insan?

Bu insanların konuşmalarını değiştiremeyeceğime göre en sonunda çareyi şöyle buldum. Cümlenin sadece "Bunlar iyi günleriniz" kısmına odaklanıyorum ve şükrediyorum. Evet çocuk büyütmenin kolay olduğunu kimse iddia etmiyor zaten, ama olumsuz taraflara odaklanıp onlarca güzelliğini görmezden gelmek de çok mantıklı değil. Kim o anda neyi yaşıyorsa en zor o geliyor ona. Birine çocuğun peşinden koşmak zor geliyorken diğerine kucakta taşımak zor geliyor. Bu demek değil ki peşinden koşmak daha zor. Hayır o anda yaşadığın zorluk senin için en zor olan. Ama şunun farkında olmak gerekiyor ki. Çocuk bir süre sonra sen peşinden koşmak istesen de o seni istemeyecek. Yani hepsi geçici,sonradan gülerek hatırlayacağımız kısa bir dönem. O yüzden belki bazı zorlukları da oyun haline getirip yaşamak gerekiyor..


24 Mart 2015 Salı

Avokado testi


Avokado Çekirdeğinden Avokado Ağacı Yetiştirme ve Avokado Çekirdeği Mucizesi Testi - Birinci Bölüm

Blogun konuk yazari olarak uzun bir kendini hazir hissedememe dönemi geçirdikten sonra nihayet ilk yazımı hazırladım. Eşimin de yıllar önce tahmin ettiği gibi çok farklı bir konu ile başladım yazmaya. 

Avokado hayatımıza geçen yıl değişik meksika yemekleri denerken girdi ve daha sonra kahvaltıda yenebilen ve çok lezzetli olan bir tarifi öğrendikten sonra hayatımızın merkezindeki meyve haline geldi. Bir süre önce eşim avokadonun çekirdekten nasıl yetiştirildiğini internette bana gösterince de tabiki de bu kadar tükettiğimiz birşey üretme fikri (ya da en azından ağacını üretme fikri) çok hoşumuza gitti.

Internetten nasıl yapıldığını öğrenip hemen işe koyulduk. Gerekli malzemeler ile başlayalım:

- Kürdan (en az 4 adet)
- Bir bardak/kavanoz/plastik bardak vb.
- Bu kabı ağzına kadar dolduracak su 
- Ve tabiki yeni yenmiş ya da en azından yeni ikiye ayrılmış bir avokadonun içinden çıkarılan çekirdek

Çekirdeğin hazırlanması:

Avokadının içerisinden çıkarılan çekirdeğin öncelikle temizlenmesi gerekiyor. Bunun için en iyi yöntem çekirdeği bir bardak suya atıp bir kaç dakika beklemek. Daha sonra çekirdeğin dışındaki kahverengi sert tabakaya zarar vermeden güzelce temizliyoruz.

İkinci adım çekirdeğin üstünü ve altını tanımlama. Yukarıdaki resimden de görebileceğiniz gibi çekirdeğin bir ucu düz, diğer ucu ise daha sivri. Düz kısmı çekirdeğin köklerini salacağı kısım olduğu için bu kısım su ile temaz edecek yani alta gelecek. Sivri kısmı ise filizleneceği ve kuru kalması gereken üst kısım.

Üçüncü adım çekirdeğe dört taraftan hafif yukarıdan aşağiya bir açı ile kirdanları saplamak. Bu kürdanların amacı su dolu bardakta çekirdeğin yarısının su ile sağlam bir şekilde temas etmesini sağlamak. Dört tarafa da ilk denemede kürdanları kırmadan yerleştirebilirseniz size dört kürdan yetecektir. Aksi halde daha çok kürdana ihtiyaç duyabilirsiniz.

Dördüncü ve şimdilik son adım ise avokado çekirdeğini su dolu kaba yerleştirmek. Düz kısım alta gelecek şekilde çekirdeğin yarısı su içinde olacak.




İnternetteki kaynağımıza göre (http://inhabitat.com/how-to-grow-an-avocado-tree-from-an-avocado-pit/) çekirdeğin kök salması 2 ila 4 hafta arasında bir zaman alıyormuş. Hatta daha uzun da sürebilirmiş. Bizim çekirdeklerimiz henüz bir haftalık. Gelişmeler oldukça bu yazı dizisi ile anlatmaya devam edeceğim.

Avokado Çekirdeği Mucizesi Testi:

Bu ismi Dr. Masaru Emoto'nun Su Kristalleri Mucizesi Testiinden aldım. Bilindiği gibi Prof.Dr.Masaru Emoto, mikroskopla yaptığı araştırmalarda, donmuş su kristallerinin dış tesirler karşısında çok değişik şekillerde reaksiyon gösterdiğini keşfetmiş ve bunları fotoğraflamış. Bu araştırmalara göre su kristalleri, dış çevre tesirlerinin yanı sıra, müzik, söz ve kavramlara da tepki vermektedir. Ayrıca, suyun hisleri ve şuuru da kaydettiğini ortaya çıkarmıştır.


Bu araştırmadan yola çıkarak biz de dört çekirdeğin kabına dört farklı kelime yazdık. Bu kelimeleri her su eklediğimizde de kendilerine hissederek söylüyoruz. Sevgi-Nefret, Güven-Korku. Yetiştiriciliğimizi yaparken olumlu söze sahip çekirdeklerin olumsuz sözlere sahip çekirdekelre göre farklılık gösterip göstermeyeceğini de inceleyeceğiz.

Henüz erken belki ama sevgi ve güven çekirdeklerinin üst kısımları çok daha fazla kurudu. Bu da daha hızlı geliştirdiklerinin göstergesi. Bakalım bir farklılık olabilecek mi.